İngiltere'de yaşamış, Türkçe'yi sonradan öğrenmiş 6 yıllık bir dil öğrencisi olarak konuşayım.
Dili konuşabilmek için grammar bilmek gerekmez ama bu demek değildir ki grammar gereksizdir. Nasıl Türkçe'de, Bu Özne başa gelsin, ondan sonra dolaylı tümleç araya da bir iki fiil sıkıştırayım gibi şeyler düşünüp konuşmuyorsak, İngilizce'de de öyle konuşmuyoruz. Grammarsiz bir dil düşünülemeyeceği gibi, sürekli grammer düşünerek/çalışarak de dil öğrenilemez.
Me come to paris tomorrow gibi tamamen grammarden yoksun bir cümle kurulduğunda karşınızdaki insan nasıl sizi anlıyorsa, I'm off to paris tomoz dediğinde de anlayacaktır. I come to paris gibi cümleler kurup da ne kadar sağlıklı iletişim kurulabilir insanlarla burası düşündürür tabii.
Ben onlarca Türk biliyorum yıllarca ingilterede yaşayıp, insanlarla, me come to paris tomorrow tarzında anlaşıp iletişim kuran.
Dil öğrenmek istek ve pratik işi. Öğrenmek istediğiniz dili sevmenin önemi de azımsanamayacak kadar fazla.
Dil öğrenmek istiyorsan sana tavsiyem, İngiltere'deki bir dil okuluna kaydolman. Onların eğitim sistemleri bizimkinin aksine, ezberden çok uygulamaya dayalı olduğundan daha çok akılda kalıcı oluyor ve böylece öğrenmen daha da kolaylaşıyor çünkü dili yaşıyorsun o sırada. dili yaşamakta dili öğrenmeni kolaylaştırıyor dediğim gibi, testlerin üstünde am/is/are, he/she/it, have/has etc. etc. işaretlemeye nazaran.
Ben de yukarıdaki arkadaşın belirttiği gibi, fiilimsi falan bilmiyorum ama, fiilimsinin ne demek olduğunu bilmemek demek, grammar'dan yoksun bir şekilde dili konuşmak/yaşamak değil bence.
0